Berxwedan Jiyan e – Leben bedeutet Widerstand zu leisten! Wir, eine Delegation von Frauen und Lesben, waren am Samstag, den 7.April, bei den 15 kurdischen AktivistInnen, die sich im unbefristeten Hungerstreik in Straßburg befinden sowie der sie unterstützenden Gruppe in Rotation Hungerstreikenden. Es war der 38. Tag des Hungerstreiks. Eine Hungerstreikende war am Tag zuvor ins Krankenhaus gebracht worden, wobei sie eine Behandlung mit Infusionen ablehnte, ein weiterer Hungerstreikender wurde bei unserer Ankunft mit der Ambulanz ins Krankenhaus eingeliefert.. Auch er ließ sich nicht behandeln. Alle Hungerstreikenden versicherten uns, dass trotz beginnender gesundheitlicher Probleme ihre Motivation und Stimmung sehr gut sei. Uns wurde berichtet, wie die Hungersteikenden auf der Suche nach einem geeigneten Ort das Hungersteikzelt aufzubauen, an vielen Stellen abgewiesen worden sind und letztendlich die Kirchenräume der Saint-Maurice Gemeinde in Straßburg besetzten. Der Pfarrer sei zunächst sehr erschrocken gewesen. Er meinte, dass er sich mit einem unbefristeten Hungerstreik nicht einverstanden erklären könne, weil das Leben, das Gott gebe, nicht der Mensch, sondern nur Gott nehmen dürfe. Nachdem die Streikenden erklärt hatten, dass in Kurdistan nicht Gott, sondern die türkische Regierung den Menschen das Leben nehmen würde, konnte er überzeugt werden, den Hungerstreik zu unterstützen. So wie ihn überzeugten die Hungerstreikenden und ihre UnterstützerInnen auch die anwohnende Bevölkerung, sie gingen von Tür zu Tür und informierten die BewohnerInnen, über den Hungerstreik und ihre Forderungen:
BewohnerInnen aus dem Viertel, das von christlichen und jüdischen Familien bewohnt ist, besuchen die Streikenden regelmäßig, ein Hungerstreik-Unterstützungskomitee wurde gegründet. Parlamentarier aus Frankreich und der Schweiz besuchten die Hungerstreikenden ebenfalls. Auch einige Parlamentarier aus Deutschland waren unter den Gästen, jedoch ist der Hungersteik in den deutschen Medien immer noch nicht wahrnehmbar. Alle – auch wir - verurteilen die hartnäckige und mörderische Haltung der türkischen Regierung, die Bombardierungen, die Isolation Abdullah Öcalan's, die massenhaften Verhaftungen seit 2009, die Vergewaltigungen und Folter an Kindern in Haft, sprich die militärische, politische und polizeiliche Unterdrückung zur Verhinderung einer politischen Lösung. Ganz besonders unerträglich finden wir eine ausstehende Stellungnahme der politischen Führung der Europäische Union.Aufs Schärfste verurteilen wir die lang andauernden Waffenlieferungen und die Opferung der Menschenrechte für wirtschaftliche und geostrategische Interessen der EU und NATO-Staaten. Wir wünschen uns, dass der
mit dem Hungersteik aufgebaute politische Druck zum Erfolg führt und so
das Leben aller derzeit Hungerstreikenden in Straßburg sowie der 1500
Hungerstreikenden in den türkischen Gefängnissen bewahrt wird. Alle Menschen
haben das Recht auf ein Leben in Freiheit, Würde und Selbstbestimmung. Solidarische Grüße und viel
Erfolg! Einige FrauenLesben aus feministischen Zusammenhängen
Berxwedan Jiyan e – Direnmek Yaşamaktır! Bir grup kadın ve lezbiyen aktivistten oluşan bir heyet olarak 7 nisan 2012 tarihinde Strasburg'da süresiz açlık grevinde bulunan 15 Kürt aktivisti ve dönüşümlü açlık grevi eylemine katılan grubu ziyaret ettik. Açlık grevinin 38. günüydü. Açlık grevi eylemcilerinden biri önceki gün olmak üzere, diğeride Strasburg’a ulaştığımızda kısa süreli hastaneye kaldırılmıştır. Ikiside tedaviyi reddetmişlerdir. Giderek ağırlaşan sağlık sorunlarına rağmen, tüm açlık grevi eylemcileri moral ve kararlılık düzeylerinin çok iyi olduğunu bize anlattılar. Açlık grevi çadırını açmak için önceden bir çok yere başvurmalarına rağmen rededildiklerini, fakat sonunda bir kiliseye girerek açlık grevi eylemini başlattıklarını dile getirdiler. Papazın ilk önce hem çok şaşırdığını hem de korktuğunu, önce açlık grevi gibi bir eylemi kabul etmeyeceğini, çünkü dini inancı gereği „Tarının verdiği canı ancak tanrının alabileceğini“ söylediler. Açlık grevi eylemcileri, Kürdistan'da „Allah‘ın“ değil Türk hükümetinin insanların canını aldığını anlattıktan sonra papazın eylemlerine destek verme konusunda ikna olduğunu dile getirdiler. Papazla birlikte çevrede oturanlarda ikna edilebilinmişler. Hatta bir çok semt kapı kapı dolaşılarak talepleri hakkında bilgilendirmelerde de bulunmuşlar. Bu talepler: • AK ve CPT derhal Kürt halk önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın sağlık ve güvenlik koşullarını gündemine alıp, O’na ilişkin tüm kaygıları gidermelidir. • Savaşa neden olan ağırlaştırılmış tecridin hemen bitirilip sayın Öcalan avukatları ile görüştürülmelidir. • AK ve uluslararası kurumlar Öcalan'ın özgürlügü ve Kürdistan'ın statüsünün resmileştirilmesi için harekete geçmelidir. • Türk devleti tarafından Kürt halkına dönük uygulanan terörü yakından izlenmeli, devam etmesi durumunda tüm diplomatik ilişkiler askıya alınmalıdır. • Avrupalı devletler, Türk devletinin imha ve inkar siyasetine sundukları desteği durdurmaldır. Kürt sorununun barışçıl ve siyasi çözüm için uluslararası kurumlar kendi sorumluluklarını yerine getirmelidir. Haksız bir şekilde terör listesine konulan PKK‘nin bu listeden silinmesi ve Kürt örgütlerine karşı tüm yasakların kaldırılması gerekmektedir. Ağırlıklı olarak Hıristiyan ve Yahudi toplumun ikamet ettiği semt sakinleri sıklıkla eylemcileri ziyaret etmektedir. Açlık grevini desteklemek amacıyla bir dayanışma komitesi kurulmuştur. Aynı zamanda Fransa ve İsviçre’den milletvekilleri açlık grevi eylemcilerini ziyaret etmişlerdir. Almanya‘dan da bazı parlamenterler ziyarette bulunmuş, ancak Alman medyası açlık grevi eylemini halende gündemine almış değildir. Bizler, Türk hükümetinin ısrarla katliamdan vaz geçmeyen tavrını, Abdullah Öcalan'a karşı ağırlaştırılmış tecridi, 2009'dan itibaren sürdürülen kitlesel tutuklamaları, cezaevindeki çocuklara karşı uygulanan tecavüz ve iskenceyi, yani siyasi çözümü engellemek amacıyla yürütülen tüm askeri, siyasi baskıları kınıyoruz. Her şeyden önce Avrupa birliğinin siyasi yönetimi tarafından bu konulara ilişkin her hangi bir açıklamanın yapılmaması kabul edilemez bir durumdur. Uzun yıllardır devam eden silah ticaretine, Avrupa ve NATO devletlerinin ekonomik ve jeo- stratejik çıkarlarına insan haklarının kurban edilmesini şiddetle kınıyoruz. Açlık grevi eylem ile yaratılan siyasi tavrın sonuç almasını diliyoruz. Şu anda hem Strasburg'da açlık grevinde bulunan eylemcilerin hem de Türk cezaevlerinde açlık grevinde bulunan 1.500 siyasi tutsağın yaşam ve sağlıklarının korumasını talep ediyoruz. Tüm insanlar özgür, onurlu ve öz iradesiyle yaşama hakkına sahiptir. Açlık grevinde bulunan eylemcilerin, CPT ve Avrupa konseyine dönük taleplerini destekliyoruz. Herkesi dayanışma içinde olmaya çağırıyoruz. Dayanışma içinde selamlarımızı gönderiyoruz ve başarılar diliyoruz. SERKEFTIN !
|