Devrimci Çözüm
Kültür ve Sanat Bürosu
DEVRİM MÜCADELESININ KÜLTÜR VE SANATINI ÖRGÜTLEYELIM!Bizler açısından temel amaç devrim ve sosyalizm ise, ve bunları da kaba bir bakışla sadece politik ve ekonomik bir düzenleme olarak görmüyorsak; insanın insanlaşması, özgürleşmesi, düşünsel ve duygusal davranışta nitelik olarak gelişmişliğe de ulaşma olarak görüyorsak, ve devrimin de, sosyalizmin de temelinde insan varsa, yaptığımız her şey de insan içinse; ilişkilerde de, örgütlenmede de, mücadelede de, eylemde de bir bütün olarak bu inceliğiderinliği yakalamak zorundayız.
Geçmiş süreçlere baktığımızda, tüm örgütlenmemize hakim olan kültürün bir bütün olarak devrimcileştirilemediğini görürüz.
Devrimcileştirilmemiş bir kültürün şekillendirdiği insan tipi, yeni insanı temsil edemezdi. Yani devrimci mücadeleyi bir bütün olarak (tüm süreçlerde) sahiplenip kavrayacak, ilerletecek, geliştirecek ve hedeflere varmada tüm gücünü-emeğini verip mücadele edecek ve uğruna herşeyini verdiği, mücadele ettiği geleceğin toplumunun (sosyalizmin) devrimci değerlerim, ilişki ve işleyişini bugünden bünyesinde taşıyan "yeni insanı" ve bu yeni insanı oluşturacak devrimci kültürü yaratamadık.
Sömürüsüz, baskısız, insanın insanca ve özgürce yaşadığı, sevgi üzerine kurulu bir toplumun değerlerini, kendi devrimci yaşamımızda, kendi ilişki ve işleyişimizde yaratıp, içselleştirip bir bütün olarak bu kültürün bir parçası haline getiremedik.
Devrimci kültürü hakim kültür haline getirmek; devrimci mücadele içinde belli bir yaşam tarzıyla, belli ilişkiler sürecinde oluşan, doğal hal alan (gelenekselleşen) davranışları, yaklaşımları, alışkanlıkları, ilişkileri, düşünceleri, duyguları tüm bünyeye, örgütlenmenin tüm ilişki ve işleyişine hakim kılarak kurumlaştırmaktır.
Her şeyden önce yeni bir kültür yaratmanın, sadece eski geçmiş kültürü ortadan kaldırmak olmadığını belirtmek gerekir. Çünkü, eski ile yeninin arasında bir çok çelişki vardır ve bu çelişkileri ortaya koyarak, eleştiri-özeleştiri sürgecinden geçirip Marksist-Leninist bakış açısıyla çözümleyerek, doğruyu, yeniyi, devrimci olanı bulacağız. Ayrıca geçmişte de mücadelenin yaratmış olduğu devrimci değerler, geleceğin toplumunun değerleri olabilecek değerler yaratılmıştır. Bunları da sahiplenip geleceğe taşımaya, mücadelemizle daha da geliştirip zenginleştirmeye çalışacağız. İşin önemli bir yönü budur. Diğer yönü ise, bugün için insanlarımızda yeni zihinsel değerler yaratmak, benimsetmek zorundayız. Ki bu yaratılan, benimsenen yeni zihinsel değerlerle insanlarımız doğrudan ve çok yönlü olarak devrimci yaşamda daha yaratıcı faaliyetlerde bulunabilsin, bugünden yarının yaşamım kendi içinde kurabilsin. Daha özcesi insanlarımız, yaratılan bu değerlerle tek yanlılıklarından, darlıklarından, sistemin oluşturduğu duygu-düşünce ve güdülerden kurtularak varolan durumu sürekli aşmak isteyecek, elindekilerle yetinmeyip giderek daha yüksek bir kültür düzeyine erişerek, gelişmede sınır tanımayacak ve bir bütün olarak amaçlarına ulaşmayı sürekli uğraş haline getirecektir. Tüm bunların ışığı altında, devrimci örgütümüzü inşa ve geliştirme sürecimizde, devrimci kültürü hakim hale getirmek için verdiğimiz mücadelede;
kültürü oluşturan bileşenlerden devrimci sanata ve devrimci sanatın önemine yönelik bakışımızı ve bu bakış doğrultusunda neler yapmamız gerektiğini ortaya koyacağız.
Gerçeğin imgelerle kurgulanması olan sanat; aydınlanmadır, insan ruhundaki güzelliklerin ifadesi, yaşama duyulan isteğin, sömürüşüz, baskısız, kardeşçe bir yaşam isteminin dile getirilmesidir bizler için. Ayrıca sistemin insanları kendine yabancılaştırıp kişilikleri parçaladığı, hiçleştirdiği yani yok ettiği insanın tüm duygularını insani yapmayı hedefleyen bir olgudur sanat. Kaybolan manevi zenginliği, manevi dünyayı inşa edengeliştiren bir özelliğe de sahiptir sanat.
İnsanlaşma ve özgürleşme mücadelesi; devrim ve sosyalizm mücadelesi, yaşamda mükemmel bir inceliği de gerektiriyor. Bu nedenle, yarını yaratmada tarihi yazmada verilen mücadelenin sürecin öznesi olan her devrimci, bu inceliği kazanmak için bir sanatçı ruha sahip olmalıdır. "Devrimcilik bir sanattır" sözü de burada anlam bulmaktadır. Bizler açısından temel amaç devrim ve sosyalizm ise, ve bunları da kaba bir bakışla sadece politik ve ekonomik bir düzenleme olarak görmüyorsak;
İnsanın insanlaşması, özgürleşmesi ve düşünsel ve duygusal davranışta nitelik olarak gelişmişliğe de ulaşma olarak görüyorsak, ve devrimin de, sosyalizmin de temelinde insan varsa, yaptığımız her şey de insan içinse; ilişkilerde de, örgütlenmede de, mücadelede de, eylemde de bir bütün olarak bu inceliğiderinliği yakalamak zorundayız. Sanatçı bir ruha sahip olmak bunu sağlıyorsa, bunu yaratacak önemli bir olgu olan sanata yaklaşımımızı gözden geçirip doğru bir yöne sokabilmeliyiz.
Bugüne kadar bu tür alanjara yönelik olarak hep bir küçümseme ile yaklaşıldı ve öncelikler sıralamasında geri planda bıraktırıldı. Öyle ki bu alanın varlığı, geleceğin kültürünü yaratmada kurumlaştırılması, devrimci mücadeleyle bütünleştirilmesi gereken bir işlevle ele alınmadı. Ayrıca devrimci mücadelede yaşadığımız güzellikleri, değerleri tanımlayıp açıklamanın bir aracı olan sanatın bu yönünü de tam olarak bilince çıkaramadık. Yine sanat cepnesinde yaratılacak olan yeni kişiliklerin ortaya koyacağı eserlerin ürünlerin en az yapılan yapılacak eylemler kadar gerek kişinin kendi dönüşümünde, gerekse kitleler üzerinde, kitleleri politize etme yönündeki etkisini de tam bilince çıkarıp bu doğrultuda yapılması gerekenleri yapamadık. Yine bir bütün olarak olsun, bu bütünün bir parçası olan birey nezdinde olsun kendini ifade etmede önemli bir araç olduğunu da tam olarak kavradığımızı, sanata verilmesi gereken önemi verdiğimizi söyleyemeyiz.
Devrimci mücadele içinde yeni değerler, yeni güzellikler yaratıldı. Bu güzelliklerin içinde direk yer almasak da, bunları sanatsal ifadeyle yaşayabilir, kitlelere anlatabilirdik. Ancak bu noktada o kadar yetersiz kaldık ki, bu yaşananların, yaratılanların sanatsal ifadesi, sanatın sadece birkaç dalında yok denecek kadar az eserle sergilendi. Oysa bunları sergileyebilseydik, bunları sergileyebilecek insanları yaratabilseydik, kitlelerin duygularım sanat aracılığıyla da politize edebilirdik.
Toplumsal çelişkilere, ezilmişliğe, sömürülmüşlüğe karşı kendiliğinden bir başkaldırı kültürünün, mücadele geleneğinin olmadığı ülkemizde, bu durumdan kaynaklanan ve açığa çıkarılamayan tepkilerin yaratmış olduğu duyguları sanat aracılığıyla örgütleyip politize edebilirdik. Geçmişte bu noktada hiç çaba göstermedik değil, ancak yeterli ve gerekli olanı gösteremedik. Örneğin müzik alanında, özellikle 12 Eylül sonrası her yönüyle ölü toprağı serpilmiş olan ülkemizde, devrimci hareketimizin toparlanmasıyla birlikte oluşturulan müzik grubumuz, bu alanda önemli bir adımdı. Yine yaygın olmasa da, edebiyat alanında, tiyatro alanında ürünler oluşturup sergilenmiştir. Bu sergilemeyle kitleler içinde çok yaygın olmasa da güzel bir dünya yaratma cabası içinde olan devrimcilerin, devrimci hareketimizin verdiği mücadeleyi, yaşanan özveriyi, sevinci, acıyı, hüznü, paylaşım, bir bütün olarak mücadelenin kendisini ve gerçekleri kitlelere sergilemiş ve tanımlamıştır.
Sonuç olarak; devrimci mücadele mutlaka kendi sanatını kültürünü yaratır. Önemli olan, bizlerin bu aracı, hem kendi kültürümüzün devrimcileşmesinde, hem kitleleri politize etmede önemini kavrayıp, bu olguyu ortaya çıkaracak, işleyebilecek, sergileyebilecek ilişki ve işleyişi yaratmaktır. Ayrıca sanatın tüm alanlarım; edebiyatı, müziği, tiyatroyu, sinemayı, resmi, heykeli, insanın insanlaşma sürecinde, değerler yaratacak araçlar olarak kavrayalım. Notaların müziğin kitlelerin yüreğinde yarattığı etkiyi düşünerek, yaratılacak ezgilerde mücadele güzelliğini, yeni bir yaşamı, mevcut yaşamın tüm gerçekliğini kitlelere aktarmanın önemi ile davranmalıyız.
Yine bir edebiyat alanında yetkinleşerek, toplumun içinde bulunduğu durumun yansımasını göstererek bu yaşamı değiştirenlerin mücadelesini, kavgasın ı her yönüyle gözler önüne serip, kurulacak olan yeni, güzel, insanca yaşamı da her yönüyle yansıtabilmeliyiz.
Bu noktada bir parantez açmakta fayda var. Bu konuda bir bütün olarak Türkiye devrimci harekelinin büyük eksikliği vardır. 30 yıllık mücadele tarihimizde, bu yönde oluşturduğumuz sanat yapıtları yok denecek kadar az. Oysa bu 30 yıllık tarihimizde yaşanan yaratılan bir çok şey var. Ve bizler kendi tarihimizisiyasal yazılar dışında edebi eserler haline getirebilmiş değiliz. .Bunları estetik bir dille kitlelere aktarabilmiş değiliz. Oysa okuduğumuz romanlar, edebi eserler, dünya devrim tarihinde yaşanmışların kaleme alınmasıydı. Farklı ülkelerin devrimcilerinin mücadelesinde yaşadıklarıydı .anlatılanlar. Devrimimizin basında olsak da onlar kadar yaşadığımız şeylere sahibiz. Bu yanıyla, insanlarımızın bu yöndeki yeteneklerini açığa çıkarıp ve her insanımızda bu yetiyi oluşturup bu yöndeki eksiklerimizi giderebilmeliyiz. Çünkü halkların tarihini de, mücadelesini de kitlelere aktarma ve tarihe belge sunmada önemli bir yanı olduğu bilinciyle davranmalıyız.
Çok açıktır ki, sanatsal nitelik taşıyan politik edebiyat, en iyi yazılı propaganda biçimlerinden biridir ve en iyi edebiyat türüdür de. Çünkü burada düşünselduygusal soyutlama estetize edilerek sergilenmiştir. Yine böylesi eserlerde bir gözlem vardır, algılama vardır, algılanan olay olgu şeyi ustalıkla işleme zenginliği ve içeriği, inandırıcı kılma yeteneği vardır. İçinde bulunduğu örgütlü ilişkilerin sahip olduğu kültürün yansıması vardır. Mücadele vardır, geçmiş vardır, bugün vardır, yarın vardır, bir bütün olarak yaşamın kendisi vardır. Yine tiyatronun, sinemanın propaganda gücüyle, insanlarda derin düşünceleri ve daha güçlü duyguları kapsayarak gerçekliğin kavranmasına hizmet eden heykel ve resim sanatının gücünün önemini hepimiz bilmekteyiz.
Tüm bunlardan ortaya çıkan sonuç ise şudur. Devrimci hareketin mücadelesini bütünleyen bir olgu olarak sanatın tüm biçimleriyle kendimizi donatmak zorundayız. Devrimci sanatçılar yetiştirmek zorundayız. Bunu başarabildiğimiz oranda ve gereken önemi vererek kendi ilişki-işleyişini, ML bakış açısıyla devrimci hareketin anlayışı doğrultusunda oluşturduğumuz oranda, hem devrimci mücadelenin ihtiyaçlarım, insanım, hem de kurmak istediğimiz yarının yaşamının insanını, değerlerini bugünden oluşturabileceğiz.