DEVRİMCİ KAMUOYUNABurjuva basının manipulasyonunu makyavalist anlayışlarıyla bütünleştirenler, ancak düşmana hizmet eden politikaların savunucuları olabilirler.
Devrimciler, Demokratlar, Halkımız!
1993' ten beri devrimci hareketimize karşı her türlü kirli yöntemi kullanmaktan çekinmeyen, karalama, yalan, iftira, işkenceli sorgular dahil yapmaktan geri durmayan çete mantık, buna bir yenisini daha ekledi.
Devrimci hareketin toparlanmasını, güç olmasını hazmedemeyen bu çete mantık, her fırsatta saldırılarını devam ettirirken – dost ve devrimci örgütler nezdinde artık bir inandırıcılık yaratamamanın acizliği içerisinde – bu kez burjuva basından medet ummaya başladı.
Örgütümüzün isminin basında kullanılmasını adeta histerik çığlıklar atarak "onlar örgüt değil, onları naden yazıyorsunuz” diyerek, tam bir acizleşme, küçülme durumu yaşıyorlar. Dahası, burjuva basınla köşe yazarı tarzı polemiklerle örgüt olmadığımızı anlatmaya, ikna etmeye çalışıyorlar. Tam bir sefillik örneği. Onları böylesine küçülten, hayasızca saldırıya yönelten, kamuoyuna büyük puntolarla örgüt ismi yayınlatan nedir? Yıllardır dengesiz bir ruh hali içerisinde, her akıllarına geldiğinde örgütümüze saldıran ve bu saldırılarını, ayıplarını örtmek için kullanan mantığın sonucudur. Yıllardır temcit pilavı gibi "hainler", "darbeciler" diyerek ne kadar kötü olduğumuzu yazan-çizen bu mantık, artık inandırıcılığını yitirmiş durumda. Dün devrimci hareketin olumsuzluklarını – ki kendi olumsuzlukları dağ gibi olmasına karşın – "dememiş miydik" sevinci içerisinde yazarken, bugün devrimci hareketin toparlanması, güç olması karşısında, hezeyanla aynı şeyleri tekrar edip duruyorlar.
Toplumsal psikolojide reklamın önemli bir yeri olduğu biliniyor. Toplumun nabzı yakalandığında, iyi pazarlanmış bir reklam, toplum üzerinde geçici bir etki yaratır. Ama reklamcılar bilirler ki, belirli bir doygunluktan sonra, reklamın etkisi geçer. Yeni reklam, yeni imaj şarttır. Ne yazık ki çete mantık, yeni bir reklam bulmanın sevinci içerisinde "darbeciler" "keşfini" yaptığında, bilinç altında şartlandırılmış bir sonuca varmak isterken, bunun geçici etkisini görmedi. Aynı nakaratı tekrarlayıp duruyorlar. Geri kitlesinde bile etkisi kalmamışken, toplumda sadece öfke yaratan bir işlev görüyor.
Çürümenin, yozlaşmanın, ahlaksızlığın, her türlü değer yitiminin yaşandığı, devrimcilik adına ancak utanç duyulacak bir tablonun yaratıcılarıdır onlar.
Türkiye soluna musallat olmuş hastalıkların baş taşıyıcıları olduklarını görmekten uzak bir kafa yapısına sahipler. "Osmanlıda oyun çok" deyişi, "çetecilerde oyun çok" deyişine dönmüştür. Onlarda her şeyin teorisi vardır. Bunu iki yüzlüce yapmaktan çekinmezler. Muhakkak haklıdırlar, doğrudurlar.
Bir de, önlerine kim çıkarsa vay haline, artık tescilli kontradır. Solda yalnız olduğumuzu düşünüyorduk. Birden SİP de kontra oldu. Tabi bu mantığa karşı çıkan, dost ve devrimci örgütler de hemen payını alıyorlar. Kontralara kol-kanat germek, vb. Tam bir fobi içerisindeler. Herkes onlara düşman, herkes onları yıkmaya çalışıyor. Dolaylı yada dolaysız, kontra teorileri hazırdır. Bu mantık tehlikelidir, sakat ve devrimcilikten uzaktır.
İşte çete mantığın ruhsal dünyası, onları yaşamda kuşkucu, güvensiz yaptığı gibi, her şeyi kendilerini koruma üzerine kurduklarından saldırganlaştırıyor. Kendini koruma duygusu, onları çürümenin, yozlaşmanın batağına sürüklüyor. Makyavelvari yöntemleri uygulamaya götürüyor.
Devrimciler, Demokratlar, Halkımız!
31 Ocak 1998 tarihli DHKC Avrupa temsilciliği imzası ile bir bildiri yayınlayan çete mantık, devrimci hareketimize karşı yeni bir saldırı dalgası başlatmış durumda. Ama bu kez, burjuva basınını kendine dayanak yaparak, rezilce bir iftiranın savunucusu olmuştur. Her zamanki gibi, alçakca yalan ve çarpıtmalarına başvurmaktan geri durmuyorlar.
Olaylar nasıl olmuştur?
30 Ocak 1998 tarihinde, Almanya' nın Hamburg kentinde, arkadaşlarımız devrimci bir faaliyetten dönerken, tesadüfen iki çeteci ile karşılaşmışlardır. Bunlardan biri, yıllardır Hamburg' da her türlü saldırıda ve pusuda yer alanlardan biridir. Arkadaşlarımızı fark eden çeteciler, panik ve korku içinde silah çekmeye yeltendiklerinde, karşılığını almışlardır.
Devrimci hareket olarak bugüne kadar, suçsuz, sıradan insanlara yönelik bir tavır içerisinde olmadığımız gibi, saldırgan bir taraf da olmadık. Saldıran, pusu kuran onlar olmuştur. Hak ettikleri cezayı da görmüşlerdir. Bize tokat atanlara öbür yanağımızı dönmeyeceğimizi tüm kamuoyuna ilan ettik. Saldırılarından vazgeçmedikce de bu kararımız geçerliliğini koruyor.
Bugüne kadar devrimci hareketin sağduyusunu kendince güçsüzlük olarak yorumlayan çeteci mantık, saldırılarının karşılığını aldıkça, bu kez çarpıtma, iftira, hareketimize yönelik şaibeler yayma politikası gütmektedir.
"Almanya' nın Hamburg kentinde kontra çetesi tarafından ve Alman polisinin zımni desteğiyle yapılan saldırıyla..." (Çeteci bildiriden, 31 Ocak 1998) diye başlayıp, küfürle biten bildiri, tam bir çürüme örneği. Çaresiz ve zavallı bir ruh haliyle yazılmıştır.
"...Alman polisinin zımni desteğiyle"! Bu alçakca yalan ancak onlara yakışabilirdi. Polis desteğiyle yapılan saldırı, ne hikmetse üç arkadaşımızın yakalanması, bir çok operasyona neden olabiliyor. Bu alçaklık ilk defa olmuyor. 1993 Ağustos' unda, Kartal Soğanlık polis karakolunun basılıp imha edilmesi sonrası, çeteci yayın organında "Menzir ile birlikte yaptılar. Sonra gelip Per-Pa' da arkadaşlarımızı katlettiler" diye yazılıyordu. Böylesine alçakca bir iftira ilk kez yapılmıyor. Devrimci hareketimiz açısından sürpriz bir durum değil bu. Ama bu çürümeye, yozlaşmaya sessiz kalmak, yarın tüm solda benzer gelişmeleri yaratacaktır.
"Ayrıca son olayla birlikte, uyuşturucu taciri oldukları da açığa çıkmış, evleri basılan darbeci kontraların evinden 135 gram eroin çıkmıştır."(Çeteci bildiriden) Kim söyledi? Hürriyet gazetesi! Hürriyet de, siz de ispatlamazsanız alçaksınız! Demek Hürriyet Gazetesi sizin dayanağınız öyle mi? O halde Hürriyet her gün önderiniz ve çetenizle ilgili karanlık ilişkileri yazıp duruyor. Buradan hareketle, aslında sizin susurluk çetesinin bir kolu olduğunu söylersek, doğru yapmış oluruz. Nasıl olsa Hürriyet yazıyor. Argüman hazır.
Hürriyet' in bu haberine sarılarak devrimci harekete saldırıyorsunuz. Peki Hürriyet' in diğer yazdıklarına niçin inanmıyorsunuz? "Namus" dersi veriyorsunuz, "zeka" testi yaptırıyorsunuz. Bu bildiri sizin zeka testine girmeniz için yeterli emarelere sahip.
Devrimci hareketimiz de, kadroları da, tüm insanları da, alınları açık devrimcilerdir. Bu pis işlere girmeyecek kadar vicdan sahibidirler. Tek bir leke süremezsiniz. Kendinize bakın. Mafya ilişkileri için insan istihdam eden, her türlü karanlık ilişkilere sokan, bizler değil sizlersiniz. Acaba bu tür işler için istihdam edilenler şimdi devrimcilik yapıyorlar mı? Ne durumdalar? Bunlar sır değil. Eroin pazarlamasından ya da karanlık ilişkilerinden dolayı yakalanan insanlar sizin çevrenizin, ilişkide olduğunuz insanlar değiller miydi? Tabi "hayır" deyip çıkarsınız işin içinden.
Biz devrimci hareket olarak tüm solun oluşturacağı bir mahkemede, kirli ve karanlık ilişkilerimiz varsa hesap vermeye hazırız. Keza tek bir insanımızın kirli işe bulaşması varsa, bunun diyetini ödemeye de hazırız. Peki siz de hazır mısınız? Hodri meydan!
Ayrıca ırz düşmanı mı arıyorsunuz? Kendinize dönün yine. Kaç kişi çıktı içinizden? Kaç kişiyi dövdünüz? Kaç kişiyi attınız? Sayısı elinizdedir. Evet, dönün içinize bir bakın. Irz düşmanı ahlaksızlar kimmiş göreceksiniz. Kendi pisliklerinizi, ayıbınızı ancak devrimci harekete saldırarak örtmeye çalışıyorsunuz. Ama nafile...
Devrimciler, Demokratlar, Halkımız!
Çete mantığın 31 Ocak 1998 tarihli bildirisi, burjuva basının hareketimize yönelik çamur atma çabasının bütünleyicisi olmuştur. Burjuva basınla aynı kulvarda, hareketimize karşı birleşmişlerdir. Bu çete mantığın, ahlaksızlığı, kafa yapısı teşhir ve tecrit edilmedikçe, devrimci saflarda çürümeyi, yozlaşmayı arttıracaktır. Buna dur diyelim!
BURJUVA BASINI KENDİNE DAYANAK YAPIP SALDIRAN ÇETE MANTIK DEVRİMCİ HAREKETİMİZİ LEKELEYEMEZ!
YOZLAŞMAYI VE ÇÜRÜMEYİ SİYASET SANANLAR, SONUÇTA DÜZENE HİZMET EDECEKLERDİR!
KAHROLSUN PROVOKASYON, İFTİRA VE YALAN!
YAŞASIN DEVRİMCİ DÜRÜSTLÜK!8 Şubat 1998Devrimci Sol Avrupa Komitesi