Ana Sayfa
Links
Görüsleriniz
|
DR. HIKMET KIVILCIMLI VE DEVRIMCI KISILIK
Hikmet Kivilcimli`yi ölümünün 26. yilinda, Türkiye devrimci hareketinin
köklü bir kriz yasadigi günlerde aniyoruz. Devrimci hareket, kapanan bir
dönemden sonra yeni bir döneme girisinin tüm sancilarini yasiyor.
H. Kivilcimli'nin ölümünden neredeyse bir ceyrek yüzyil sonra devrimci
hareket güclü bir tasfiye anaforuyla bogusmaktadir. Böyle bir dönemde
Kivilcimli'yi anmanin özel bir önemi vardir. Kivilcimli'nin partili
yasaminin 1950'ler sonrasi da benzer bir mücadeleye tanik olmustur.
1920'lerde topraklarimizda ilk kez mücadele bayragi acan komünist hareket,
1950 basinda ugradigi genis bir "tevkifat"la bir tasfiye sürecine girmis,
1957 Vatan Partisi tutuklamalari bu sürecin sonu olmustur. Komünist hareket
tam bir dagilisa ugramistir.
1960'lar sonrasi devrimci hareketin ikinci dogus yillarinda H. Kivilcimli,
ilk dönemle bag kuran önemli kisiliklerden birisiydi. Hareket, 1960
sonrasinin kosullarinda yeniden dogarken, gecmis, yeni kusaklar icin
neredeyse bilinmezdi. O nedenle, cok göze batmasa da hareketin
kazanclarinin üstünden atlanmasi yeni kusaklar acisindan en azindan enerji
israfi anlamina geliyordu. H. Kivilcimli, bu dönemde Türkiye ekonomik ve
sinifsal yapi tahlilleriyle öne cikmistir. Dünya ve Türkiye´nin yeni kusak
devrimciler tarafindan büyük bir cosku ve enerjiyle taninmaya calisildigi
bu yillarda Kivilcimli, komünist hareketin "50 yildir" belirlemis oldugu
tesbitlerle yeni kosul ve nesilleri sentezlestirme misyonuna yüklenmistir.
Ne Sovyetlerin gölgesine siginmis bazi kackin "komünist"lerin "parti"
dayatmasina boyun egmis; ne de yeni kusaklarin herseyi kendileriyle
baslatma davranisini hos görmüstür. O dönem acisindan önemli olan, kusaklar
arasi düsünce ve davranis kopuklugunu gidermek, ancak bunu 1960 sonrasinin,
tek parti yillarina göre bambaska kosullarda basarmakti. H. Kivilcimli bu
ana caba ve yönelisini partinin yeniden örgütlenmesi parolasiyla
vurgulamistir.
Bu adimin saglamca atilmasi yogun bir "teorik savas" ve pratikte bir
"derlenis"ten geciyordu. H.Kivilcimli'nin yasaminin son yillarina denk
düsen bu dönem, ilk kusak komünistlerle yeni kusagin baglarini kuran
kiyasiya bir teorik savasla karakterize olur. H. Kivilcimli'nin 50 sonrasi
yasanan sosyal ve ekonomik degisimleri dikkate alan sinif tahlilleri,
Osmanli toplum yapisiyla, hatta daha derine inilirse antik tarihle ilgili
cözümlemeleri hep bu dönemde gün yüzüne cikmistir. 60 sonrasinin en tipik
özelliklerinden birisi de Türkiye ve Dünya cözümlemelerinde orjinallikten
yoksunluktur. Dünyada ki deneylerin basit tekrari, cogu zaman ezbere,
Türkiye kosullarinda dikkate alinmaksizin tesbit ve uygulamalar yapilmasi,
dönemin en büyük zaaflarindan birisiydi. H. Kivilcimli'nin en üstün yani
ise Türkiye ve Ortadogu cografyasina Marksizmi yaratici bir bicimde
uygulamasindadir. Ancak O'nun orjinalligi, 60'li yillarda oldukca
yadirganmistir. Cözümleri kitaplarda arayan skolastik kafalar,
Kivilcimli'yi dininden sapmis bir günahkar olarak görmeyi tercih ettiler.
Marksist klasiklerde karsiligi bulunmayan her türlü tesbit "kafirlik"ti.
Toplumumuzun, antik medeniyetlerin mirasini tasimasindan gelen kendine özgü
yönleri yillar aktikca inkar götürmez ölcude gözlere batar oldu. Dün,
olaylari formüllere uydurmaya calisan kafalar, bugün olaylarin akisina
("yukaridan hicbir sey buyurmaksizin") gündelik gidise yorgunca teslim
olmayi "tek dogru yol" olarak görüyorlar.
Kivilcimli'nin ölümünden 26 yil sonra Türkiye Devrimci Hareketi,
1950-60'larda yasanan tasfiye sürecini andiran bir kirilma ve yeniden insa
dönemine giriyor. Kendine özgü pekcok yeni özelligi bulunan yasadigimiz
dönemde, H. Kivilcimli'nin hangi yönlerini öne cikartmaliyiz? Günümüz Dünya
ve Türkiye´si 60'li yillardaki özelliklerinin önemli bir bölümünden
kopustu. Bu nedenle, bugünün sorunlarina cevabi o dönemler gecerli olan
tespitlerde bulamayiz.
Yeni bir dönemin esiginde ve Dünya ölcüsünde sosyalizmin geriledigi
kosullarda Kivilcimli'nin üc özelligini öne cikartmaliyiz.
Birincisi, sorunlara kitaptan aktarma formüllerle degil Marksizmin ruhunu
tasiyarak yaratici yaklasmak. Ikincisi, düsmana karsi hicbir zaman
kirilmamis direnisciligi. Ücüncüsü, zorlu ve bazen en yalniz günlerde bile
onu ayakta tutan, disiplinli devrimci kisiligi.
Sorunlara yaratici yaklasim on yillik parti mücadele deneyiyle Yol
etütlerinde hesaplasirken yetkinlesmis, Tarih Tezi'yle doruguna ulasmistir.
Kivilcimli'nin antik tarih, Islam ve Osmanli toplumsal yapi arastirmalari
onun Marksizmin yaratici ruhuna nasil sahip oldugunun en güzel
örnekleridir. Bu temel örnek disinda O'nun ezbere yazilmis bir tek makalesi
bile yoktur. Hepsi kapsadigi konunun özüne inebilen bir özellik tasir,
Kivilcimli, olaylarin ic baglantilarini ve üzerlerindeki tarihten gelen
izleri cözümlemede duru bir yönteme ve derin bilgeye sahiptir.
Günümüz kosullarinda, özellikle 90 sonrasinda sosyalizmin cökmesiyle ortaya
cikan yeni dünya kosullarinda hicbir ezbere formül gecerli olamaz. Metod
silahimizi yeni kosulara yaratici bir bicimde uygulamak zorundayiz. Ikili
dünya dengesi kosullarinda sorunun cözümü oldukca basit görünüyordu.
Yasadigimiz günlerde böyle her türlü "basitlik" kaybolmus, yerini tam bir
karmasaya birakmistir. Olaylara yaklasim ve cözüm icin cok daha kompleks
düsünmek gerekiyor. Bu konuda Kvilcimli'nin tüm yasami bizlere iyi bir yol
göstericidir.
Kivilcimli'nin özellikle yasadigimiz günlerde öne cikartilmasi gereken bir
özelligi "direnisciligi" dir dedik. H. Kivilcimli yarim asri askin siyasi
mücadelesinde defalarca iskence sinavindan gecmis ve hepsinden devrimci
onurunu koruyarak cikmistir. Düsmana örgütüyle ve yoldaslariyla ilgili en
kücük bir bilgi vermemistir. Buna karsilik ömrünün son yillarinda kanser
illetiyle bogusurken ilk kez "babasinin evi"ne, Sovyetlere gitmeye
niyetlendiginde "partiden atildigini" ögrenir. Bu haber Kivilcimli'yi ister
istemez TKP tarihine yöneltir. O dönemin kisilikleriyle son bir
hesaplasmaya girer. Polis önünde yerlerde sürünenler, Sovyetlerin gölgesine
siginip, düsman karsisinda her zaman basini dik tutmus olan Kivilcimli'yi
yargilama alcakligini göstermislerdir. Olaylarin böylesine tersine
islemesi karsisinda, Kivilcimli, yasaminin son günlerinde TKP gercekligini
söyle özetler:
"Deger ölcüleri böylesine mi umutsuzluk verircesine tersine döndü?"
"Gözümü politik savasa actigim günden beri en büyük deger: Bir militanin
isci sinifi ugruna savasirken düstügü polisten her iskenceye ragmen
'temiz' cikmasi, 'saglam'cikmasiydi."
"Türkiye militanliginda herkesin en 'temiz ve saglam'karakter saydigi
teröre direnc yetenegi, neredeyse, külah yapmak ve kariyerizm rezaletinden
daha elverissiz duruma sokulmustur."
"Sen istedigince: Lenin Partisinde kariyerizm, partiden atilmak icin
birinci derecede nedendir, kanisiyla savas. Kariyerizmden baska hicbir sey
icin partiye sirnasmadiklari besbelli olan sürüyle avantürye ve beyinsiz
kücük burjuva icin, polise teslim olup, provakasyon yapmak 'liderligin
sanindan' bir meziyet haline getirilmistir."
"O yüzden yan yatan da bir, camura batanda bir sayilmistir. Git gide,
kusaklar birbirine bakip kararmistir." (Kivilcimli-Kim Suclamis?)
Deger ölcülerinde böylesine bir tersine dönüs yasadigimiz günlerde cok
daha büyük boyutlarda ve derinlikte gerceklesmektedir. Dünya devrimci
sürecinin sosyalist ülkelerin yikilmasiyla aldigi büyük yenilgi, sahip
cikilan deger ölcülerinin pek cogunu alt üst etmistir. "Ugruna dövüsülen"
degerlerden bir iki degil yüz milyonu askin insanin "dönmesi" sosyalizm
mücadelesinde yepyeni kosullar ortaya cikarmistir. Kapitalizme karsi
direnis ve mücadele sanki degersizlesmistir.
Olaylara böyle bakmak, yenilgi cukurunda gökyüzü seyretmeye benzer. Ufuk
genisligi kaybolur. Günün karamsarligina ve karmasasina teslim olunur.
Böyle günlerde düsmana karsi direnis olaganüstü önem kazanir. Mücadelenin
ileriye aktigi, yükseldigi günlerde düsmana karsi direnmek savasi daha
ileri noktalara tasir. Yasadigimiz kosullarda direnmek ise geri düsen,
daginikliga ugrayan hareket yeniden dogus icin güclü bir soluk verir.
Günümüzün direnisi, yokolma noktasina getirilen devrimci harekete yeni bir
tarihsel döneme acma sansi veecektir. Böyle bir misyonla yüklüdür. Bu
görev karsisinda, Kivilcimli'nin kisiliginde tarihimizden güclü bir mirasa
sahibiz. Ancak günümüz mücadelesinde, bu direnisci mirasi hic de yeterince
tasiyamadigimiz aciktir. 84'teki sinav kötüdür. Ve direnis ruhunu hergün
ayakta tutmakta büyük eksikliklerle bogusuyoruz. Engeller hizimizi
kesebiliyor. Bazen görevleri yerlerde süründürüyoruz. Oysa bize hiz veren,
uyanikligimizi artiran bir rol oynamalidir. Devrimci hareketin bu ölcude
düsürülüsü görevlere sarilista büyük bir kararliligi ortaya cikartmalidir.
Umuzsuzluk ve sizlanmalari degil.
Son olarak, Kivilcimli'nin disiplini hicbir zaman elden birakmayan devrimci
kisiliginden söz edelim. Günümüz kosullarinda, bu özellik büyük bir önem
tasimaktadir. Kivilcimli, tüm yasami boyunca vücut ve kafa disiplinini
sürekli koruyup yetkinlestirmistir. Vücut ve kafa tembelligi sürekli
birbirini üreten zaaf olarak gören Kivilcimli, "düsünce ve davranis
birbirinden ayrilmaz" parolasini daima en yüksekte tutmustur.
Disiplinli devrimci kisilik, her günü feth edebilir. Tersi durumda her
günün daginik, düzensiz akisina teslim olur. Sonunda düzen tarafindan adim
adim ele gecirilir. Kivilcimli, yasami boyunca günlük sporla vücudunu diri
tutarak ve planli calismasiyla düsüncesini sistematize ederek yasamistir.
Böyle bir yasam ancak devrimci iradenin yetkinlestirilmesiyle mümkündür.
Kivilcimli'nin yasami, cezaevi hücresinde de, günlük "özgür" yasamda da
sürekli devrimci iradenin yetkin bir örnegi olarak akmistir.
Karsi devrimin dünya ölcüsünde belli bir üstünlük kurdugu, sosyalist deger
ölcülerinin oldukca asindigi günümüz kosullarinda devrimci kisilik ve irade
özel bir önem tasimaktadir. Ortamdaki kirlenmenin üstesinden böyle
kisilikler gelecektir.
Bir karsilastirma yapmak gerekirse, askeri bir kisla icerisinde disiplini
yasamak bir bakima zorunlululuktiur. Cevre insani buna zorlar. Yine bir
devrimci ortamda devrimci kisilik edinmek olagandisi bir olgu olmaz.
Türkiye'de 1960-80 arasi sürekli bir devrimci kisilik ortami vardi ve
kisilikler bu kosullarda sekillendi. Ancak kosular özellikle 90 sonrasi
radikal bir bicimde degisiklige ugramistir. Bugün Türkiye, devrimci bir
ortamdan cok bir cürüme sürecindedir. Bu noktada devrimci kisiliklerin
irade savasi büyük bir önem kazanir. Herseyin aleyhimize gelisir göründügü
bir ortamda, büyük bir direnc ve cabayla derine kacmis yeralti sularini
topragin üstüne cikartmak, disaridan bakanlara "akintiya karsi kürek
cekmek" gibi görünebilir. Ancak tüm bu cabalarin toplami yeni ve daha
güclü bir akintiyi yaratacakir.
Devrimcilik, en basta düzen icinde düzenden kopusmaktir. Bu kopusma
yapilmaksizin devrimci mücadele icin bir yön cizilemez. Devrimci yükselis
günlerinde bu kopusma, ortaminda zorlamasiyla daha yaygin olur.
Yasadigimiz günlerde ise hergün bu kopusma savasi verilmek zorundadir,
verilmelidir. Düzenden kopusmak, düzenin her türlü imkanini körece itmek
degildir, bu "imkanlari" devrimci mücadelenin cikarlarina dönüstürmektir.
Bunun icinde bitmek bilmeyen yaratici bir savas gerekir.
H. Kivilcimli'yi ölümünün 26. yilinda anarken onun mücadele ve yasamindan,
yeni dönemin görevlerine isik tutacak mirasi öne cikartip,
parolalastirmaliyiz:
Sorunlara yaratici yaklasim;düsmana karsi her kosulda direnisciligi
yükseltmek; yüksek bir irade savasiyla hergün kendimizi ve düzenin bir
parcasini fethetmek!
widerstand@koma.free.de
|